Yazan: Işık SÜKAN

 

HİKMET 40

On sekiz bin aleme server olan Muhammed. Otuz üç bin âshaba rehber olan Muhammed.

*

Çıplaklık ve açlığa kanatlı Muhammed; asi, cafi, ümmete şefaatlı Muhammed.

*

Geceleri yatıp uyumaz tilavetli Muhammed; garip ile yetime mürüvvetli Muhammed.

*

Yoldan azan günahkara hidayetli Muhammed.  Muhtaç düşse herkese,  kifayetli Muhammed.

*

Ebu Cehl  ve Ebu Leheb’e siyasetli Muhammed. Melametin sabunu, selametli Muhammed.

*

Namaz oruç kılıcı, ibadetli Muhammed; dinmeyip tespih söyleyici, riyazetli Muhammed.

*

Lanetli, lanetlenmiş şeytana siyasetli Muhammed. Şeriatın yoluna inayetli Muhammed.
AÇIKLAMALAR:
        Hz. Muhammed ashabıyla oturmuş sohbet ederken kapı çalındı. Zeyd RA. Hazretleri gidip kapıyı açtı. Karşısında lanetlenmiş şeytan duruyordu. Resulullah’la görüşmek istediğini söyledi. Bunun üzerine durum peygamberimize bildirilince, kendisi onu kabul etmedi ve kapı kapandı. Eüzü, kapıyı üç defa çaldı ise de üçünde de refüze edildi. O zaman, Cebrail AS. teşrif ederek, lanetlenmiş şeytanın ziyaretini kabul ederek söyleyeceklerini dinlemesini tavsiye etti. Resulullah onun ziyaretini kabul ederek ne istediğini sordu. Eüzü, “Eskiden Allah’ın habibi sevgilisi bendim. Şimdi ise sensin. Benim halimden ibret alarak ona göre davranışlarını ayarlayasın diye seni uyarmaya geldim.” deyip, huzurdan ayrıldı.
        Burada sevgili efendimizin, şeytanı bile nasıl idare ettiğini ve Hakk’tan olumlu bir icazet gelmedikten sonra nasıl davrandığını anlıyoruz.

*

Tarikate yol gösterici, iradetli Muhammed. Hakikate mukteda icazetli Muhammed.
AÇIKLAMALAR:
        Bilindiği üzere İslam; A) Şeriat, B) Tarikat, C) Hakikat,
D) Mağrifed bölümlerinden oluşur.

        A) Şeriat; Kuran’ı Kerim’de ümmet için indirilmiş Hakk ve hukuk kurallarını ihtiva eder. Bu kurallara uymak farzdır.
        B) Tarikat; Şeriat kurallarını en derin anlamıyla yorumunu yaparken uygulamadaki inceliklerin yorumunu hikmetle ortaya koyar. Tarikata giren şahsın ilminin yüksek olması ve nefsinin de olgun seviyelere çıkması icap eder.
        C) Hakikat; Hakikat ise tamamıyla olgunlaşmış mükemmel bir imana dayandığı gibi ilimlerin anahtarını kavramış, nefsini, Hakk’ın ruhaniyetinde eritmiş kimselerin, kuralları yorumlayış biçiminden oluşur.
        D) Mağrifet; Cenab-ı Hakk’ın insana lütfettiği meleke ve yeteneklerin ve gücün kişi tarafından kullanılmasıdır ki elbette bunun için değişik imtihanlardan başarıyla geçen insanın Hakk’tan izin almış olması gerekmektedir.
        Yukarıdaki hikmette; tarikata yol gösteren ve inceliklerini öğreten elbette Hz. Muhammed’dir. Hakikate mukteda (örnek tutulan) Hz. Muhammed’tir. Ayrıca bu konudaki çalışmalara izin veren de odur.
        Bu konunun insanlar tarafından kolayca anlaşılması için şöyle bir anekdot vardır:
        Dervişlerden biri hocasına şeriat nedir? Tarikat nedir? Hakikat nedir? diye sormuş:
        Cami avlusunu bir köşesindeki çınar ağacının altında oturan ulema, biraz ilerde yaklaşan vakit namazı için abdest almakla meşgul olan üç adamı göstererek, sırayla biraz ara vererek bu adamların ensesine bir tokat atmasını sağlık vermiş. Bunun üzerine talebe olan derviş baştaki adamın ensesine var gücüyle bir tokat aşk etmiş. Abdestini yarım bırakan adam dönüp bu münasebetsiz talebeye mukabele olarak aynı şiddette bir tokat atmış.
        Biraz aradan sonra, ikinci adama yanaşan talebe onun da ensesine bir tokat yapıştırmış. Adam hızla dönerek talebeye kınayan bakışlarla suratını buruşturarak söyle bir bakmış ve bıraktığı yerden abdest almaya devam etmiş. 
        Bu sefer belli bir aradan sonra üçüncü kişiye yaklaşan talebe bu defa onun ensesine okkalı bir tokat yapıştırmış. Yapıştırmış ama herif başını bile çevirmeden işine sessizce devam etmiş.
        Talebe derviş, ulemanın yanına gelmiş. Soru soran gözleriyle beklemiş. Ulema, “Bak oğlum, birinci adamın ensesine vurunca dönüp o da sana bir tane yapıştırdı.  Bu adam şeriat ehlidir. Şeriata göre sana bir vurana sen de bir vurursun. İkinci adam, tokadı yiyince başını çevirip teessüfle sana bakmakla yetindi. Çünkü aslında tokadın Allah tarafından geldiğini düşündü ama hangi münasebetsizi bu işe vekil ettiğini merak ettiği için dönüp sana baktı. Bu adam tarikat ehlidir. Tarikat ehli her işi yapanın Hz. Allah olduğunu bilir. Üçüncü adama gelince o tokadı yediği vakit dönüp sana bakmadı bile. İşine devam etti. Bu zat hakikat ehlidir. Tokadın Allah’tan geldiğini bildikten sonra kimi vesile ettiğini merak etmenin kıymeti harbiyesi olmadığını biliyordu.
        Hoca Ahmet Yesevi’yi bu hikmetleriyle İslam kapılarının öğreticisi ve izin vericisi olarak Mustafa Muhammed’i göstermektedir.

*

Duaları müstecab, icabetli Muhammed. Kötülüğe iyilik, kerametli Muhammed.

*

        Zalime tevfik verene, celaletli Muhammed. Eğilip secde kılan, itaatli Muhammed.
AÇIKLAMALAR:
        Zalimlere yardım eden kişiler her ne sebeple olursa olsun bağışlanamaz hoş görülemez. Zalimlerin yardımcısı da yardım ettikleri kişi kadar suçludurlar ve sevgili peygamberimiz bu gibi kişileri kesinlikle cezalandırmaktan yanadır. Cenab-ı Allah’a karşı her zaman itaat eden efendimiz O’nun kanunlarına uyarak  namazı ümmetine öğretmiş böylece onların da Hakk’a karşı itaatli olmasını sağlamıştır.

*

Beş vakit namaz olduğunda imametli Muhammed. Miraç aşıp vardığında şahadetli Muhammed.
AÇIKLAMALAR:
        Beş vakit namazı öğreten ve ayrıca bizzat kendi uygulayan resulullah her zaman ashabının başında, namaz kılarken onlara imamlık etmiştir. Hakk’ın huzurunda miraç yapan ve O’ndan ümmeti için namaz hediyesini alıp getiren Muhammed, namazın kutsallığına ve önemine bizzat şahadet etmiştir.

*

Arş ve kürsi pazarı, inayetli Muhammed. Sekiz cennet sahibi velayetli Muhammed.
AÇIKLAMALAR:
        Arş; fevkiyyet (en yüksek derece), ulviyet (manevi yücelikler) makamı olup Cenab-ı Hakk’ın; Zahir (görünen, aşikâr olan, açık, belli, meydanda olan, görüşüne göre, hafiyziyyet içinde azameti kudret ve kemâl-i hikmet ve cemal-i rahmeti gözlere gösteren)
        Batın; (içsel, dâhili, gizli, her şeyin iç yüzü, sır, esrar ve zatı itibari ile gizli, hassalar, haslar, keyfiyetler, hususlar… Dindarlı ve doğruluğu ile ilmiyle amil olup maneviyat mertebelerinde yükselmekle makbul ve muteber olan zatların haliki… Kur’ani ve manevi sırlara ve hususlara vakıf bulunan, ilim ibadet taat ve takva yolunda yükselerek mümtaz olan evliyaullahın ve herkesin hürmet ettiği büyük zevatın halikinin sıfatı…)
        Evvel; (her şey üzerine sabık olan yani her şeyden eski olan, evvelkiler, ilkler, başlangıçlar, her akıllının tereddütsüz tasdik ve kabul edeceği evvel oluşun sahibi YARADAN)
        Ahir;  (Cenab-ı Hakk’ın isimlerinin halita ve karışığıdır. Bu halitada dâhil olan ism-i zahir itibarı ile arş, mülk: (mal, yer, hüküm ile bir şeyin zapt ve tasarrufu, izzet, azamet, şevket, bir şeyin dış yüzü, insanın sahip ve malik olduğu şey, akıl sahiplerini tasarruf etmek, malik olmak, herşey’in bir mülk değeri vardır. Bu değerin yani melekûtun, biri dış diğeri iç olmak üzere iki ciheti vardır.  Mülk ciheti zevahiri olarak,  bazı şeylerde güzeldir, bazı şeylerde de çirkin görünür; aynanın arka yüzü gibi olan melekût cihetinde ise; her şey güzeldir ve şeffaftır. Melekût;  tam bir hâkimiyetle, saltanat-ı ilahiyenin müessiriyet ve idaresinin esrarı. Herşey’in kendi mertebesinde, o mertebeye münasip ruhu, canı, hakikati insaniyeti, mülk ciheti ile kalbe zarf olur. Melekût ciheti ile de mazruf olur. Melekût bir şeyin iç yüzü, iç cihetini ve ruhlar âlemini sembolize eder.
        Kâinatın iki ciheti var. Ayinenin iki yüzü gibi; biri mülki diğeri melekutiyyeti… Mülk ciheti, ezdadın (yani zıtlar, muhabil ve muhalif olan şeyler, birbirinin tersi veya zıttı olanlar) cevelangahıdır (devamlı değişim ve hareket halinde olan yanıdır). (Hüsün , kubuh hayır şer, sagir, kebir gibi umurun mahal-i tevarüdüdür. Onun için vesayit ve esbab vaz’ edilmiş ta desti kudret umuru hasise ile mübaşir olmasın.) Hz. Allah’ın (CC) azameti ve izzeti öyle ister…
        Melekuttiyyet ciheti ise mutlaka şeffaftır, teşehsuhat karışmaz. O cihet vasıtasız halıkâ müteveccihtir. Terebdüt teselsüz yoktur. İlliyet maluliyet giremez. İ’vicacatı yoktur. Avaik müdahele edemez. Zerre şemse kardeş olur. Kudret; hem basit, hem namütenahi, hem zati, mahal-i tahalluk-u kudret hem vasıtasız hem isyansızdır. Büyük küçüğe tekebbürü, cemaat ferde rüçhanı, kül, cüz’e nispeten kudrete karşı fazla nazlanması olmaz.
        Kevn melekût olur. İsmi batın itibarı ile arş melekût kevn mülk olur. Demek arş, ism-i Zahir nazarı ile bakılsa kendisi zarf, kevn de mazruf olur. İsmi batın gözü ile bakılırsa kendisi mazruf olur. Ve keza ismi evvel itibari ile kevnin bitayetini ismi ahir itibari ile kevnin nihayetini içine alıyor. Demek arş öyle bir halitadır ki şu dört isimden aldığı hisseler ile Kevn; vücudun sağını, solunu, üstünü ve altını ihata etmiş olur.
        Cenab-ı Hakk; mahlûkat-ı arziyyeyi rububbiyyeti noktasında  arş havayı emir ve iradesine, bir nev’i arş ve nur unsurunu ilim ve hikmetine diğer arş ve suyu ihsan ve rahmetine başka bir arş ve toprağı hıfs ve ihyasına bir çeşit arş yapmış. O arşlardan üçünü mahlukatı arziyye üstünde gezdiriyor. Arşı ala, arşı rahman, arşı ilahi, arşı Yezdan feleki eflak, feleki atlas, feleki azam gibi isimler Cenab-ı Hakk’ın isim ve saltanatından kinaye olarak söylenir.

         Öyle ise çirkin görünen şey’in yaradılışı, çirkin değildir güzeldir. Ve aynı zamanda o gibi çirkinlerin yaradılışı mehasini (iyilikleri, güzellikleri, iyi ahlakı, insan vücudundaki hüsün ve cemal yerlerini) ikmal içindir. Öyle ise çirkinin de bir nevi güzelliği vardır.


   
     
1
HOCA AHMED YESEVİ
DİVAN-I HİKMET
1

© 2005 Işık Sükan - Her Hakkı Saklıdır. İzin almadan çoğaltılamaz ve kopyalanamaz.
Bu site bir Bora Döken tasarımıdır.