Yazan: Işık SÜKAN

 

HİKMET 39

Bizden sonsuz selam ya Mustafa Muhammed. Tahiyyat-ı bîşumar ya Mustafa Muhammed.
AÇIKLAMALAR:
        Bizden sana maddi ve manevi alemlerde her türlü dertten üzüntüden selamete ermeni diliyoruz ya Mustafa Muhammed (Mustafa= temizinde temizi Muhammed= Meth edilmeye en çok layık olan) (Tahiyyat-ı bişumar= Sayısız kere selamet dileği) (Selam= Selamet, kurtuluş)

*

Ya resüller efendisi, ya nebilerin sonuncusu. Ya sapıtmışların doğrultucusu ya Mustafa Muhammed.
AÇIKLAMALAR:
        Allah tarafından insanları doğru yola iletmek için gönderilmiş resullerin başkanı, kendilerine Allah tarafından insanları hidayete erdirmek için hazırlanmış kitap sahibi nebilerin sonuncusu. Ve doğru yoldan sapıtıp felakete sürüklenenlerin, doğru yola iletilmelerini temin eden ya Mustafa Muhammed.

*

“Ya eyyühel müddessir” Hakk dedi “Kum faenzir”. “Ve Rabbike fekebbir” ya Mustafa Muhammed.
AÇIKLAMALAR:
        Ey abayasına bürünüp örtünen! (bu hitap Allah tarafından Hz. Muhammed’e hitaben, Müddesir suresinde ayet olarak indirilmiştir. Kalk uyar= (Kum faenzir) Ve Rabbini artık büyük tanı= (Ve Rabbike fekebbir) ya Mustafa Muhammed. 

*

Yüce hazrettesin keremli gurbettesin peygamberlerin öncüsü ya Mustafa Muhammed.
AÇIKLAMALAR:
        Hazretlerin en büyüğü Yaratan’dasın. Sana her an ikram vaki olmasına rağmen (keremli gurbet) gurbettesin. Çünkü senin kadir ve kıymetini ne bu dünya ne de bu dünya halkları bilemez. Yaratılmış bütün peygamberlerin ilki ve öncüsü sensin. “Ben peygamberlik ederken henüz Adem’in toprağı karılmamıştı.” HADİS

*

Sen’sin Hakk’ın sevgilisi, Hakk dergâhına layık. Yaratılmışların özü ya Mustafa Muhammed.
AÇIKLAMALAR:
        Sensin Hakk’ın sevgilisi çünkü sen Hakk’ta fenafillah olmuşsun. Rabb’i Teala’nın yarattığı ne kadar yaratık varsa onların yaşantılarını bizzat yaşayıp idrak ederek isimleri öğrenmiş böylece her yaratığa kendinden ayrı şeref verdiği gibi sonunda eşref-i mahlukatın zirvesinde karar kılmıştır. “Ben önce mahi= (balık) olarak yaratıldım.” HADİS     
        (Bakara Suresi, Rahman Suresi ilk ayetler vs.)

*

İnsan varlığının aslı, Resül ve nebilerin sonuncusu. Gizli niyaza mahrem ya Mustafa Muhammed.
AÇIKLAMALAR:
        Resul-ü Ekrem insan varlığının aslıdır. Çünkü “Ben peygamberlik yaparken henüz Adem’in çamuru karılmamıştı.” HADIS… Demek ki Cenab-ı Hakk Adem’in çamurunu kararken bu yeni yaratığı Muhammed’in varlığını göz önüne alarak halk etmiştir.
        Resul ve nebilerin yani kendisine kitap verilen yüksek ve ali insanların sonuncusu olan Hz. Muhammed gizli niyaza mahremdi. Medine’ye hicret etmek üzere yola çıkan Hz. Muhammed’in yanında yakın dostu Ebu Bekir Sıddık vardı. Müşriklerin takibinden kaçarak bir mağaraya sığındılar. Oldukça küçük olan mağaranın ağzına, örümcekler oldukça kalın bir ağ ördüler. Bir güvercin de gelerek süratle kendine bir yuva yapıp yumurtladı ve üzerine kuluçkaya yattı. Civardaki mağaraları arayan müşrikler ağzı kalın bir örümcek ağı ile kapalı mağaranın içine birilerinin gireceğine hiç ihtimal vermediler. Hele ürkek bir güvercinin ayak altına yuva yapmasına imkan olmadığını düşünerek çekip gittiler. Mağarada çok yorgun olan efendimiz, mübarek başını Ebu Bekir’in dizine dayamış uyukluyordu. Bu esnada Ebu Bekir; ayağının dibinden yükselen mağara duvarındaki bir delikten kafasını uzatan yılanı görünce, hayvanın aşağı sarkıp efendimize zarar verebileceğini düşünerek, çıplak ayak tabanını deliğin ağzına tıkamasıyla, yılan mübareği dişledi. Canı yanan Ebu Bekir’in gözlerinden akan yaşlar, Resulullah’ın yüzüne gelince kendileri duruma agâh oldular ve Ebu Bekir’e; sadece zihinle yapılan gizli ibadeti ve gizli niyazı öğrettiler. Bu öyle kudretli ve öylesine Hakk’a yakınlık sağlayan bir niyazdır ki (Ahzap suresi 41 ve 42inci ayetler). Bunu bilmeyenlerin Kuran’dan pek nasibi olmaz. (Cüneyt-i Bağdadi Hz.’lerinin; “Ben gizli niyazı bilmezden evvel kırk yıl kıldığım namazın sadece iki rekatı kabul oldu.” Dediği rivayet edilir.  

*

Kâbe’yi kavseynin tubası, kevneyn bağının ayı. Herkese kurretül ayneyn ya Mustafa Muhammed.
AÇIKLAMALAR:
        Sevgili peygamberimizin, zevcesi Safiye RA.’dan olan oğlu Kasım’ın bir buçuk yaşında vefat etmesinden sonra, oğlunu toprağa veren efendimiz sonsuz elemlerle, Hz. Ali’nin ablası Hane’nin evine gelerek, oradaki minderlerden birinin üzerine, abayasını başına çekip uzandı. Merhameti çok olan Rahman ve Rahim Allah, Cebrail’e: “Git cenaninden (=cennetlerden) bir burak al. Habibime memaliki Rabbaniyeyi (=Rabb’in memleketlerini) gezdir efkarı dağılsın sonra bana getir.” Hakk’ın bu emri üzerine, Cebrail Hz. Muhammed’i alarak, Hane’nin evinden kendisini Kudus’e götürdü. Giderken yolda ticaret kervanlarına rastlayan peygamberimiz onlarla hep selamlaşıyordu. Daha sonra selamlaştığı bu kişiler bu durum için kendisine şahitlik yapmışlardır.
        Kudüs’te Mescit-i Aksa’da yeteri kadar ibadet ederek dua eden  peygamberimiz burakla Cebrail’in rehberliğinde göğe yükselerek kainatları dolaştı. Ayrıca ahiret alemindeki Cennet ve Cehennem’lerden de gerektiği kadar bilgi aldı.
        En sonunda Hz. Muhammed, Cebrail Hz. İsrafil’in konuşlandığı sidreyi münteha ya (= Sonsuzluğun kenarı, yokluk aleminin başlangıcı veya zat alemi) geldi. Cebrail “Bundan sonra Burak ve ben size refakat edemeyeceğiz. Çünkü bir adım daha atarsak yanarız.” diyerek Resulullah’la vedalaştı. Resulullah,  bu sefer sidreyi müntehaya yaklaşan Refref adındaki binite binerek Cenab-ı Allah’la olan randevusuna gitti.
        (Kabe’yi Kavseyn’nin tubası) yani iki yay mesafesinin güzelliği, iyiliği ve hoşluğu ile Cenab-ı Hakk’a yakınlığı gerçekleşti. Yani burada çamurdan yaratılan Adem’in torunu Muhammed, o çamurun yani cismaniyetin şahikasını geçirdiği evrelerin sembolü olan yayla temsil ederken, varlık aleminin mevcudiyetinin sebebi olan ruhaniyetin şahikasını da zat aleminin efendisi olan Hakk tenakuzu temsil eden bir yayla sembolleşerek efendimizle yakınlaşıyor.
        Kevneyn bağının mehtabı (=Cismani ve ruhani alemlerin mehtabı) yani yukarıda açıkladığımız iki şahikanın birleşmesinden gerçek ve üstün insan bir mehtap gibi varlık ve yokluk alemlerini aydınlatarak üstün insanı yani Hz. Muhammed’i müjdeliyor.
        Herkese kurretül ayneyn (=Herkese göz  nuru) ya Mustafa Muhammed.

*

Arş ve kürsiden aşan Hazret’ine ulaşan. Doksan bin niyaz söyleyen ya Mustafa Muhammed.
AÇIKLAMALAR:
        Cebrail AS’in rehberliğinde, arş ve kürsiden geçerek sidre-i müntehaya ulaşan efendimiz, yukarıdaki açıklamalarda belirttiğimiz gibi Cebrail AS’dan ve Burak’tan ayrılarak, yokluk aleminde konuşlanan Hz. Allah’ın zatına Refref adlı binitle ulaşmış ve kendisiyle doksan bin niyaz söyleşmiştir. Doksan bin niyazın söyleşilebilmesi için üç sene bir vakit gerekmektedir. Hal böyle iken Resulullah; “Yatağıma geri döndüğüm zaman henüz soğumamıştı.” demiştir. Bu da Albert Einstein’ın izafiyet teorisi kuramını doğrulamaktadır ki dünya gezegenindeki zaman kavramı ile uzaydaki zaman kavramı arasında çok büyük farklar vardır. Kuran’ı Kerim’e göre; dünya gezegeninde bin yıl geçtiği zaman, ahiret aleminde sadece bir gün geçmektedir denmiştir.

*

Yer gök yürür mağmurundur; Sahabeler manzurun. Bütün ümmet mağfurun ya Mustafa Muhammed.
AÇIKLAMALAR:
        Bilindiği gibi; dünya gezegeni onu saran gökyüzü ile birlikte kendi etrafında ve güneşin etrafında dönmekte ve yürümektedir. Bu esnada adı sanı silinmiş, harap, yıkık, viran bir halden başka bir hale dönerek kıyamet gününde hepten perişan olacağı duruma doğru ilerlemektedir. Peygamberimizin arkadaşları olan sahabeleri Cenab-ı Hakk’ın beğendiği gözdeleridir. Zaten öyle olmasalardı Hakk’ın habibi Hz. Muhammed’in arkadaşı olmak nasibine nail olmazlardı. Peygamberimizin ümmeti de günahları affedilsin diye kendilerine dua edilen bir ümmettir.   

*

Her kime olsa meylin kaldırır Hakk azabını. Âlem senin tufeylin ya Mustafa Muhammed.
AÇIKLAMALAR:
        Yukarıda niteliklerini belirten Hoca Ahmet; “Zaten peygamberimiz kime meylederse kimi sever ve onu hoş görürse, Cenab-ı Hakk’ın onun üzerinden azabı kaldıracağını söylüyor. O yüzden bütün alem, peygamberimizin sığıntısından ibarettir.

*

Her kim sana sığınır cehennemden o kurtulur. Cennete doğru yollanır ya Mustafa Muhammed.
AÇIKLAMALAR:
        Peygamberimizin meylettiği kişilerin üzerinden azap kaldırıldığı gibi ona sığınanların da üzerinden azap kaldırılır. 

*

Canımı feda eylesem hoşnutluğunu alsam üzüntü yoktur ölsem ya Mustafa Muhammed:

*

Gerçi çoktur günahım affedesin Allah’ım sensin benim sığınağım ya Mustafa Muhammed.
AÇIKLAMALAR:
        Burada Hoca Ahmet Yesevi günahlarının çokluğundan dolayı Cenab-ı Hakk’a sığındığını ve affedilmek istediğini niyaz ederken peygamberimizi methü sena ederek onun arkasına sığınmakla tövbesinin kabul edileceğine inandığını ima ediyor.

*

Ya Rabb nasıl eyleyim şefaatini alayım. Ümmetinden olayım ya Mustafa Muhammed.
AÇIKLAMALAR:
        Burada Hoca Ahmet “Ya Rabb” derken “Ey öğretmen (burada öğretmen Hz. Muhammet’tir) Şefatini alayım, ümmetinden olayım diye bu defa efendimize yakarmaktadır.

*

Ümmetinden olanlar şefaatini alanlar. Cennet ehli olanlar ya Mustafa Muhammed.

*

Ahmet’in muradı sensin zikri ve yadı sensin. İşlerin anahtarı sensin ya Mustafa Muhammed.

   
     
1
HOCA AHMED YESEVİ
DİVAN-I HİKMET
1

© 2005 Işık Sükan - Her Hakkı Saklıdır. İzin almadan çoğaltılamaz ve kopyalanamaz.
Bu site bir Bora Döken tasarımıdır.