YAZARI MEÇHUL

Düşünüyorum da;
Bir bakıma senden öncesi yok gibi bir şey
Çünkü senden önceki yıllar,
Sana hazırladı beni
Senden önce tanıdığım kişiler,
Seni bulduğum zaman
Değerini daha iyi anlayabilmem için
Birer sebepten başka bir şey değillerdi
Sensiz anılarım
Seninle geçen bir günün anısı yanında
O kadar kuru ve cılız ki!
Uzun yıllar amansız bir oluşum içinde
Çalkalanıp durdum
Bir trendim;
Küçücük istasyonlardan geçtim,
Sonunda sana varmak için bir gemiydim;
İrili ufaklı limanlara uğradım
Bir gün senin limanına gelmek için
Bir yoldum;
Nice insanlar çiğnedi beni
Şimdi ayaklarının temasındaki hazzı
Daha iyi anlıyorum
Bir kitaptım;
Beni okudular, fakat anlayan çıkmadı
Yıllarca seni bekledi sayfalarım,
Okuyasın diye
Yokluğunda bir kadehtim ben,
Türlü içkilerle doldurup ağızlarına boşalttılar beni
Yere çarptılar kırılmadım, duvara vurdular parçalanmadım
Bir gün içime senin güzelliğinin dolacağını bildiğim için
Dudaklarının değdiği her yerde
Bir olumsuzluk ateşinin yanacağına inandığım için
Kurşun askerler, bebekler, oyuncaklar vardı senden önce
Durup durup aldanmalar vardı,
Aldığını geri vermeyen aynalar vardı
Hep karanlığa açılan pencereler,
Ardında iğrenç yaratıkların yaşadığı büyük kaplar vardı
Şehirler gördüm;
Sokaklarında bir toz bulutuydu yaşamak
Çarşılarında fazilet kiloyla satılır,
Namus metreyle alınırdı
Evlerinde yan yana yaşardı insanlarla hayvanlar
Sabahları yalan girerdi pencerelerinden ışık yerine
Akşamlar pis bir koku gibi gelir,
Geceler bir hışım gibi çökerdi o şehirlerin üstüne
Her evde bir çocuk ağlardı
Ve her gün bir çocuk ölürdü sıtmadan
Gündüzleri erkekler kahvelerinde domino oynar,
Kadınlar bakraçla su taşırdı
Gece olunca yataklar utanırdı yataklığından,
Duvarları yüzü kızarırdı
Eller ve ayaklar
Bütün gece kirli bulaşıklar gibi
Yıkanmayı beklerdi
Şehirler gördüm ben
Sefaletin utanç olmadığı şehirler gördüm
Bencilliklerin birer apartman gibi yükseldiği
Ve şereflerin çamurlara düştüğü şehirler gördüm
Yaptığını anlamıyordu
Balolarda, şölenlerde
Kötü bir oyundu yaşamak
Kadınlar elmaslarıyla ölçüyorlardı güzelliklerini
Erkekler banka cüzdanlarıyla değerliydiler
Ne şehirler gördüm ben
Tiyatrolarında, sinemalarında
Aldanışlarımız,
Utançlarımız oynanırdı
Meyhanelerinde kirli ve renkli sulardı içilen
Mayileşmiş bir köhne zamandı
Çeşitli tuzaklarda doluydu her sokağı
Büyük arenalara benzeyen sokaklarında kan ve zulüm kokardı
Bir semtinde parfüm kokularıydı havaya karışan
Bir semti amonyak kokardı
Ve nice insanlar gördüm ben
Alışkın elleri kötülük etmeden duramazdı
Yalan söylemeden edemezdi dudakları
Gurur kötü dikilmiş bir elbiseydi üzerlerinde.
Boş kovalar gibi ses verirlerdi dokunulduğu zaman
Nice insanlar gördüm ben
Bir yoksula en küçük bir iyiliği yapmaktan çekinen
Fakat bir gecenin cömert bir saatinde on binleri
Yüz binleri vahşi bir zevkle kumarda kaybeden insanlar gördüm
Zenginlerine daha sömürülecek insanlar gerekti
Ben yüzü jiletle kesilmiş kötü adamlar gördüm
Ve ben her sabah yüzünü tıraş ettiği jilet kadar para etmeyen
Daha kötü adamlar gördüm
En adi kıskançlıkları gördüm,
Kavgalar, zulümler, işkenceler
En ucuzundan kirli çamaşırlar,
Paçavralar, çamurlar, irinler
Çirkefler gördüm,
Seni tanıyıncaya kadar..
Dinlediğim çatlak sesli bir plaktı
Berbat bir filimdi seyrettiğim
Seni görünceye kadar
Kötülükten yana ne varsa tanıdım,
Çirkinlikten yana ne varsa gördüm
Tut ki bir kum çölündeydim,
Kızgın bir güneşin altında
Susuzluktan çatladı dudaklarım
Şimdi senin dupduru kaynağına eğilip
Su içerken;
Varlığının paha biçilmez değerini daha anlıyorum…
Yokluğunu bu kadar derinden tatmasaydım,
Varlığının eşsiz anlamına varamazdım
Tut ki yıllarca süren bir geceydi
Senden öncesi.
Güneşsiz, aysız, yıldızsız
Bir gökyüzüydü
Kupkuru bir eski deniz kalıntısıydı
Çekilmiş bir nehir yatağıydı
Senden önce
Bir gün seni bulmak ümidiydi
Beni yaşatan…
Tohumu yeşermek için yağmuru,
Çiçeğin açmak için güneşi beklediği gibi
Bekledim seni
Nasıl bir nehir denize kavuşmak için
Uzak mesafelerden çağlaya çağlaya gelirse;
İşte bende öyle geldim senin denizlerine…
Senden öncesi uzun,
Uğultulu bir arayıştı,
Kudurmuş bir çalkantıydı
Yokluğun öyle bir uçurumdu ki;
Yeryüzündeki bütün uçurumları uç uca eklesek,
Yokluğunun yanında bir nokta gibi kalırdı.
Bütün girdaplar bir araya gelse;
Varlığının derinliğine yaklaşamaz şimdi
Senden önceki yıllardan
Sana kendimi getiriyorum
Yokluğunu tatmış,
Her yerde seni bir rüzgârcasına aramış
Ve vahşi,
Büyük bir nehircesine sana koşmuş
Bir ben var şimdi karşında
Arındım bütün kötülüklerden
Sana geldim
Seni yarınlara götüreceğim,
Gel;
Yaşanmamış zamanlara,
Erişilmemiş hazlara götüreceğim seni
İnan ki ne senden öncesi vardı,
Ne de benden öncesi…

 

 

     

        

 

  

  

                  

       

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 





 

 

   
     
KAYIP ŞİİRLER
Hz. Muhammed'e Güzelleme
Hal-i Pür Mealimiz
Alfa Şiir Bitti
Bir Zamanlar Beyazdık
Bir Sır
Bir Gazete Okuyucusunun Duyguları
Başka Boyut
Barbarlık Varken
Bakmak Görmek Üstüne
Aşka Güzelleme
Güzel
Garibin Kışı
Endişe
Düşüncenin Kanatlarında
Doğuş
Deniz Kızıma
Değişim
Çekince
Can Nedir Tabit Ne?
Beden Nedir Ruh Ne?
Can da Bir Ten de
By Pass
Bülten
Boşa Giden Say
Hayat Kısadır
Her Şey Dünde Kalır
İhtiyar Kadının Kışı
İhtiyarlık
Issızlığın Çocuğu
İşte Böyle
İzin İçin
Karlı Bir Gece Şarkısı
Kelimeler Ah Kelimeler
Keramet
Lale İçin
Mavi
Meleklerle Söyleşi
Öğüt
Ölümün Kapısındayken
Öylesine
Özlemek Beklemektir
Rüyalarım Vardı
Rüzgarla Söyleşi
Sabır
Ses
Sevda
Sonu Beklemek
Sorgulama
Suların Aynası
Şaşırtıcı
Talih Nerede
Tamamlanmamış Yanlızlık
Umut Hakkında
Uyku Sayıklamaları
Uz Görü
Uzak Nedir ki!
Vedalar Hakkında
Yağmurlar İçin
Yaşlanınca
Yazarı Meçhul
Yeşil Odalarda
Yine Bir Şair Öldü
Yol Üstüne
Yolcu Otobüsü
Zaman
Zenginlik Üstüne

© 2005 Işık Sükan - Her Hakkı Saklıdır. İzin almadan çoğaltılamaz ve kopyalanamaz.
Bu site bir Bora Döken tasarımıdır.