CAN NEDİR TABİAT NE?
BEDEN NEDİR RUH NE?
Can derinlerde yok yoksul kaldı,
Yıldızlarla dolu gecenin
Mehtabına bak…
Şafak vakti
Günün gelini
Tülleriyle dağ başlarını süsler…
Bir bir kaldırır perdeleri,
Sabahı ağdırırken güneş…
Şu ağaçlar, şu çiçekler, şu deniz
Böylesine zengin
Böylesine muhteşem
İşte tabiat…
Bedenimiz;
Yiyip içmekten
Mide fesadında
Kesilmiyor ardı arkası
Nefis isteklerinin…
Can bezgin, can yorgun
Can derde takılmış
Yol sorar…
Böyle zor doğar sancılarla
O hayat, o zafer, o aşk, o ışık…
Kadrini bil!
Şükranla sarıl ruhuna
Dertlerine yalnız O devadır,
Bunu anla!
Yerler gökler
Anlayan kişiye sözdür
Derde takılırsa insan
Yol bulur
Yol bulan her şeyi bulur
Çünkü Tanrı’yı bulur
Nasıldı acaba
Tanrı’nın lütufkârlığı?
Elinde olsaydı
Ölürdü senin için
Ama evvel ahir diridir O
O halde sen öl ki,
Lütuflarla dirilesin…
Işık gül bahçelerini aydınlatmış
Bir kazancı mı var?
Işık lağım çukurlarını aydınlatmış
Kirlenmesi mümkün mü?
Işık’ın üst yanına oturmuşlar
Yok, alt yanına oturmuşlar
Işık’ı baş tacı etmişler
Işık’ı azletmişler, mümkün mü…
Yücelik dileseydi Işık
Etrafa fayda vermek için olurdu…
Mumdur O
Her halükarda
Resul de hanedanı da
Cümle şehirleri
İhtiyaçları olduğundan değil
Herkese aydınlık vermek
Mutlu yaşam lütfetmek için
Zapt ediyorlardı…
Bu avuç vermeye alışmıştır
Almaya değil…
İnsan dilediğine aradığına yönelir
Bulamazsa
Nece çabadan sonra
Ansızın
Rahmet perdesiz görünür
Böylece anlar ki
Yol o değilmiş
Ali, “Perde açılsa da,
Yakinim artmaz” demiş…
Ya! İşte böyle
Güzel efendim…
Biz bile bile oynuyorduk…
12 Ocak 1987 Göztepe
|