İHTİYAR KADININ KIŞI
Umutlarımı vurdular!
Gam yükümü, almadılar sırtımdan…
Düşünemezler ki, acı çekmeden
Kapalı kapıların önünde..
Ne ıstırabımı unutuyorum,
Ne de mezarımı kazıyorum,
İhtiyarlık bu işte…
Kırık kanatlarıyla kuş ölüleri sanki,
Yarım yamalak kalmış düşlerim…
Ne yaparım, ne için, kim için,
Neyi kovalarım bu acı sessizlikte…
Yorgun yüreğimi kırdılar işte..
Böyle dünyayı ne yapayım,
Pes mi edeyim yani,
Ölüme doğru…
İşte ihtiyarlık!
Terk edilmenin kısa adı…
İhtiyarlık bir yük,
Sırtlandım gidiyorum
Yokuş aşağı…
Aymaz olamadım,
İstenmediğim yerlere gidecek kadar..
Oysa oralarda;
Sıcak odalar, çocuk sesleri vardır..
Dışarıda mevsimin ilk karı yağıyor..
Odam soğuk mu soğuk,
Isıtamıyorum çünkü…
Kışın ilk günleri şiddetle kapımda,
İhtiyarlığımın ilk günleri gibi…
Battaniyeme sarılarak oturuyorum,
Yağmur hızlı,
Bütün yollar kapandı,
Bütün köprüler yıkıldı gönlümde…
Durmadan bakar gibiyim
Televizyon ekranlarına aptallaşarak..
Defnenin dalları camlarıma çarpıyor,
Kırılan umutlarımın kanatları gibi..
Yarın çok geç olabilir yaşamak için
Göztepe 9 Aralık 1998 Çarşamba
|