1947-1948 Kışından Anılar

1947 – 1948 senelerinde Ankara inanılmaz derecede soğuktu. Bu yüzden okullar 20 derecenin altına düşen suhunet sebebi ile ikide bir tatil olurdu. Bu tatiller çocukların cümlesinde mühim bir sevinç yaratırdı.

Çünkü yerdeki kar bir de donar, kızak kaymak için harika zeminler oluşurdu. Annem daireye (Maliye Bakanlığı’nda öğretmenlik için sıraya girdiğinden, maaş alabilmek için memurluk yapıyordu.) gittiği için başımızda otorite olmadığından, biz de o Allah’ın soğuğunda kızak kaymaya giderdik. Dışarısı çok soğuk olduğundan annemin yamalamak için biriktirdiği çorapları üst üste giyer, onun üstüne de çizmemizi giyerdik. Ben ayrıca annemin ne kadar bluzu, kazağı varsa, onları da üst üste giyerdim. Onun üzerine de tüylü paltomuzu giyerek kızak kaymaya giderdik. Evimiz oldukça uzun ve dik “Süngü Bayırı” nın tepesinde olduğu için kaymamız uzun ve keyifli oluyordu.

Günlerden birgün annem zamanından önce eve dönünce bizi bayırın üstünde yakaladı. O kadar şaşırmıştı ki, kızmaya ve azarlamaya vakit bulamadı. Paltolarımızın her tüyü üzerinde misket elması büyüklüğünde buzlar oluşmuştu. Üst üste giydiğimiz kazaklar sebebiyle acayip şişman gözüküyorduk. Eve gelince tamamiyle buz tabakasıyla kaplı paltolarımızı ve çizmelerimizi çıkarıp, sıcacık salona girdik. Güven’le ikimiz soyunmaya başladık. Annem iskemlede oturmuş bizim uzun uğraşımızı izliyordu. Çıkardığım kazakların sayısı ona yakın olup, yanımda bir küçük tümsek oluşmuştu. Fakat Güven’in işi çok daha uzundu. Elma gibi olmuş yanakları ve perişan saçlarıyla, uğraşıyor da uğraşıyordu. Nasıl becerdiyse, ayaklarına üst üste otuz çift çorap giymişti. Oturduğu yerin sağ ve sol yanında iki küçük çorap tepeciği yükseliyordu. En sonunda annem; “Siz lahana mısınız?” dedi.

*
* *
*

Yine o sıralar, şimdi İzmir Radyo’su Müdürü olan sınıf arkadaşım Nejat Batıgün’ün bahçesinde kızaklarımız tamir ediyorduk. Kış büsbütün şiddetlenmiş Süngü Bayırı kalın bir buz tabakasıyla örtülmüştü. Aşağı kayarken kızağa hakim olmak oldukça güçleşmişti. Onun için kızağın iki yanına elle yönetilebilecek fren ilavesini icad ettik. Kar altındaki bahçede çekiç, kerpeten, çivi, testere gibi araçlarla çalışırken, Güven açık duran bahçe kapısına bakarak, “Yahu bu soğukta kapıyı neden açık bıraktınız? Kapasanıza şunu.” demez mi?

*
* *
*


Yine böyle karlı ve soğuk bir kış günü sınavlar da yoğunlaştığı bir devirde, suhunetin düşmesiyle, tatile alışmış şen ama oldukça haylaz bir arkadaşım bakın tahtaya ne yazdı.

“ Bakmıyor sınavlar feryade
Yetiş ey soğuk dalgası imdade”

   
     
ANILAR
Unutulmayan Talim
Güven Sükan'ın 3-6 yaşları
Sene 1946
Torunum Ekrem Taha Başer’e İthaf
1947-1948 Kışından Anılar
Misafir Geldiğinde
Dedikodu
Sene 1945 Istanbul Yeşilköy
Yaş Altı
Sene 1941
Perili Köşk

© 2005 Işık Sükan - Her Hakkı Saklıdır. İzin almadan çoğaltılamaz ve kopyalanamaz.
Bu site bir Bora Döken tasarımıdır.